Sosyal medya platformlarının barındırdığı en büyük endişelerden biri, sosyal medyayı genç beyinlere yavaş yavaş siyasi görüşler sızmak için kullanmaktır. Bu seferki hedef YouTube. YouTube’un herhangi bir şüpheli siyasi faaliyet gösteren kanalları kapattığı geçtiğimiz günlerde bir kez daha gün yüzüne çıktı.
Çok fazla araştırmadan sonra, YouTube’un siyasi içerikle birlikte gündelik içerik yayınlayan ve Çin’e ait olan hesapları yasakladığı ortaya çıktı. Bunu haklı çıkarmak için YouTube, bunu yalnızca bu hesapların Çin yanlısı içeriği yavaş yavaş yayınlamaya başlaması nedeniyle yaptığını açıkladı. Bu şekilde kullanıcılar, siyasi bir görüş oluşturmak için yavaş yavaş bilgi beslendiklerinin farkına varmazlar.
Q1 etiket bülteninde Google, Çin merkezli operasyon belirtileri gösteren herhangi bir içerik yayınlayan yaklaşık 31.000 hesabı platformdan kaldırdı. 2. çeyrek raporunda, YouTube’un bu sefer 29.000 hesabı daha yasakladığını gördük. Çin ile mücadele platform için yeterince zor olmuştu, ancak bu sefer Rusya-Ukrayna çatışmasıyla da mücadele etmesi gerekiyordu. YouTube, bu çakışmayla ilgili 231 hesabı kaldırdı.
YouTube’un verdiği muğlak bilgilere göre bu hesapların asıl amacının izleyicilerin duygularıyla oynamak olduğu sonucuna vardık. Buradaki amaç, Çin’in faaliyetleri hakkında daha geniş bir olumlu görüş oluşturabilmeleri için büyük bir kalabalık toplamaktır.
Bu Çinli operatörler, YouTube’u o kadar güçlü bir araç olarak görüyor ki, bu faaliyetler bu yıl önemli ölçüde arttı. YouTube’un bunu ortadan kaldırmak için sadece videoları kaldırmakla kalmayıp her kanalı kapatması gerekiyordu.
Çoğu insanın sahip olduğu bir diğer endişe, TikTok’un kötüye kullanılmasıdır. TikTok bir Çin uygulamasıdır. Bu, bu tür faaliyetlerin gerçekleşmesi için ideal bir platform olmasını sağlar. TikTok’a artan ilgiyle, genç nüfusun ana kitlesi olmasıyla, partiyi etkilemek çok kolay. Ayrıca, uygulamada saatler harcayan ve kolayca etkilenebilen kişilerle, bu kesinlikle endişe verici.
Çin’in bu tür faaliyetlere yönelik korkusu zirvede olmasına ve endişe verici söylentilerin yayılmasına rağmen, Çin hükümeti bu tür söylentileri bile kabul etmiyor.
